11 Haziran 2009 Perşembe

Kişilik gelişiminde anne babanın rolü




Çocuğun gelişimi, anne ve babanın çocuğu yetiştirme tutumları ile yakından ilişkilidir. Çocuğun, kişilik gelişimi her ne kadar yaşamı boyunca sürse de çocukluk döneminde yaşadıkları kişilik gelişimini biçimlendirmektedir. Çocuk okul öncesinde birey olmayı öğrenirken kendisine model olacak birisine gereksinim duyar. Bu model alma süreci aile içindeki yakın bir üye ile gerçekleşmektedir. Genellikle, bu model anne ya da babadır. Ancak ağabey, abla, hala, teyze, amca, dayı gibi aile içinden bir erişkin de çocuğun kişilik yapısının oluşumunda etkilidir.
Çocuğa sergilenen anne – baba tutumları çok çeşitlidir:


1. Aşırı otoriter ve reddedici aile tutumu
2. Aşırı hoşgörülü aile tutumu
3. Aşırı koruyucu aile tutumu
4. Tutarsız aile tutumu
5. Mükemmeliyetçi aile tutumu
6. Kabul edici, güven verici ve demokratik aile tutumu


Aşırı Otoriter ve Reddedici Aile Tutumu:
Bu tutumu benimseyen anne ve babalar çocuklarına hâkim olduklarını düşünüp hep onlara baskı uygularlar. Çocuğun ruhsal ve bedensel gereksinmeleri karşılanmadığı gibi çocuğa olumsuz duygular beslenir. Çocuğun sürekli olumsuz yönleri ortaya çıkarılır. Otoriter ve reddedici aile tutumunda evde söz hakkı, özgürlük ve otorite anne babanındır. Çocuk her ne yaparsa yapsın göze batar ve cezalandırılır.
Bu aile tutumunun çocuğun kişilik gelişimine şöyle etkileri olur:
Çocuk içten içe anne babaya karşı düşmanlık duygusu geliştirse bile anne babadan korktukları için onlara karşı uysal ve erdemli davranırlar,
Aile içinde yeterli iletişimi kuramadıkları için bu çocuklar kendi kendilerine zarar verebilirler,
Baskı altında yetişen bu çocuklar yeni şeyler üretmede zorlanırlar,
Sürekli davranışlarında hata arandığı için streslidirler ve stresli oldukları zamanlarda hata yapma olasılıkları artar, ve hata yaptıklarında kendilerini daha da kötü hissederler,
Kendileri hata yaptığında affedilmedikleri için başkalarının hatalarını affetmeyi ve hoşgörülü olmayı öğrenemezler,
Kendilerine ve diğer insanlara güvenmedikleri için kendilerine iyi davrananlara şüphe ile yaklaşırlar ve toplumdan giderek uzaklaşırlar,
Yardım duygusundan uzak, sinirli, inatçı, hırçın, uyumsuz olurlar.
Bu çocuklar sonunda kurallara uymayan, otoriteye boyun eğen, kendi duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen bir kişilik geliştirirler.


Aşırı Hoşgörülü Aile Tutumu:
Çocuk merkezli bu tür ailelerde çocuğun yaptığı her şey hoş görülür ve çocuk aşırı özgür bırakılır. Çocuğa neyi yapıp neyi yapmaması gerektiği anlatılmaz ve hiçbir zaman kesin kurallar konmaz. Çocuk kendisine zarar verebilecek davranışlar sergilediğinde bile uyarılmaz. Bu tür anne ve babalar otorite olmayı öğrenememişlerdir. Bu gibi çocuklar başkaldırıcı ve toplumdışı davranışlar sergilerler. Bu aile tutumunun çocuğun kişilik gelişimine şöyle etkileri olur:
Aşırı hoşgörülü tutum ile yetiştirilen çocuklar bir süre sonra anne babasını denetim altına alır ve onları tehdit etmeye başlarlar ve dedikleri olmayınca tehditlerini uygularlar.
Eleştiriye açık olmadıkları için kendilerini geliştiremezler.
Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorluk çekerler.
Her istediklerini elde ettikleri için belli bir süre sonra doyumsuzluk yaşamaya başlarlar.
Doyumsuzlukları ilerde zararlı alışkanlıklar edinmelerine sebep olur.
Bencil, doyumsuz, kırılgan, her dediğinin anında olmasını isteyen, sabırsız, şımarık, antisosyal olabilirler.
Sosyal bir ortama girdiklerinde her dediklerinin olmadığını gördüklerinde hayal kırıklığına uğrarlar, kendi kabuklarına çekilip zarar verici davranışlar sergileyebilirler.
Her istediklerini yaptırmayı alışkanlık haline getirir ve zamanla kural tanımazlar.


Aşırı Koruyucu Aile Tutumu:
Çocukların üzerine çok titrenir. Ağlamasın, üzülmesin, terlemesin, hasta olmasın, yorulup incinmesin diye büyük çaba harcanır. Anne babaların çocukları için geliştirdikleri aşırı kaygı, çocukları aşırı korumalarına yol açar. Çocuğa evde seçim hakkı verilmez. Çocuğu mutlu edememe endişelerinden dolayı kazandırmak istedikleri davranışları duygu sömürüsü ve aşırı şefkat yöntemini kullanarak geliştirirler. Bu aile tutumunun çocuğun kişilik gelişimine şöyle etkileri olur:
Çocuk karar alma ve seçenekleri değerlendirme becerilerini geliştiremez, çünkü kararlar çocuk adına alınır.
Çocuk karşılaştığı sorunlarla başa çıkamayacağına inanır ve sürekli hata yapma eğiliminde olurlar.
Bu çocuklar belli dönemlerde yerine getirmesi gereken ve kazanılması davranışları ve görevleri yapamadıkları için, aşırı bağımlı, ürkek, çekingen olabilir ve beceriksiz ya da sakar görünebilirler.
Kendilerini topluma kabul ettirmek için zaman zaman isyankâr davranışlar sergileyebilirler.
Aşırı koruyucu anne ve babalar çocuklarının bireyselleşme çabalarını engelleme yolunu seçerler. Bu engelleme daha çok dış dünyadaki karşılaşabilecek durumların abartılı olarak anlatılması ile başlar.
Aileden ayrılmasının ergeni üzeceği telkini eve bağlanmasını kolaylaştıran, ayrılıp gitmesini engelleyen ve bu tür girişimlerde suçluluk yaratan bir telkindir.
Anne ve babadan gelen bu tür çabalar, çocuğun bağımsızlığını ve birey olabilmesini engeller.


Tutarsız Aile Tutumu:
Anne ve babanın davranışları birbiriyle tutarlı olmadığı gibi bazen çocuğun aynı davranışına sert bir tepki gösterebilirken bazen olumlu davranabilmektedirler.
Anne baba bazen iki çocuğa tutarsız davranışlar da sergileyebilir, birini çok sevip kollarken diğerini dışlayıp hiç sevgi göstermeyebilir. Bu davranışlar çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkiler. Bu aile tutumunun çocuğun kişilik gelişimine şöyle etkileri olur:
Bir davranışın kimi zaman ödüllendirilmesi kimi zaman cezalandırılması çocukta cezanın anlamı ve suçun niteliği hakkında kuşkular uyandırır.
Bu çocuklar ne zaman, nerde, ne yapacağını bilemezler.
Kendi görüş ve düşüncelerini aktaramazlar.
Çocuk kendini kanıtlamak ve dikkatleri üzerine çekmek için ürkek, yumuşak huylu, söz dinleyen ya da kendi benliğini ve bağımsızlığını göstermek için kavgacı, sinirli bir çocuk olabilir.
Zamanla çevrelerindeki insanlara güvenmeyen, her şeyden şüphelenen, kararsız bir kişilik yapısı geliştirebilirler.


Mükemmeliyetçi Anne Baba Tutumu:
Mükemmeliyetçi tutumda anne baba her şeyin en iyisini çocuğundan bekler. Kendi gerçekleştiremediği yaşantıları çocuğunun gerçekleştirmesini ister ve çocuk olduğu gibi kabul edilmez. Aile, bedensel ve zihinsel yönden beklentileri karşılaması için çocuğu kapasitesinin çok üstünde eğitimlere tabii tutar. Çocuktan aşırı titizlik ve temizlik beklenir. Mükemmeliyetçi ailelerde kurallar bellidir ve çocuğun bunlara mutlaka uyması beklenir. Çocuğa bütün çocukça davranışlar yasaklanır. Arkadaş seçimi dahi aileye aittir.
Bu aile tutumunun çocuğun kişilik gelişimine şöyle etkileri olur:
• Bu tutumla yetişen çocukların fikirleri genelde çok katıdır. Bir şey veya kimse ya çok olumlu ya da çok olumsuzdur.
• Çocuk kendi duygu-düşünceleri ve ağır kurallar arasında sıkışıp kalmıştır ve sürekli bir iç çatışma içindedir. Sevgi ve nefret karışımı duyguları aynı anda yaşar.
• Her işte en iyi ve en üstün olmak ister. Fakat istediği seviyeyi yakalamayınca hayal kırıklığına uğrar ve çalışmayı tamamıyla bırakabilir. Aşağılık duygusu geliştirir.


Kabul Edici, Güven Verici ve Demokratik Aile Tutumu :
Anne- baba çocuk yetiştirme tutumlarının en ideal olanıdır. Bu tarz çocuk yetiştirme biçimini seçen anne - babaların ilişkilerinde sevgi ve saygı hakimdir ve bu sevgiyi çocuklarına da hissettirirler. Çocuğun barınma, beslenme, korunma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanında ona sevgi gösterilir. Bu sevgi gerçek sevgi yani herhangi bir koşula bağlı olmayan karşılıksız sevgidir. Bu tutumu benimseyen ailelerde çocuğa aile içerisinde eşit şartlar tanınmıştır. Bazı kararların alınmasında çocuğa da fikir danışılır. Anne baba davranışları ile çocuğa uygun birer model, çok iyi rehberdir. Çocuğa yol gösterir ama alacağı kararlar konusunda serbest bırakır. Ona bir çok alternatif sunulur ama seçim çocuğa aittir. Problemlere anne baba ile birlikte çözüm arayarak zamanla bu becerisini geliştiren çocuk, seçimlerinin sonuçlarına da kendisi katlanır.
Fakat tüm bunları gerçekleştirirken aile, çocuk merkezli bir aile haline getirilmez. Çocuğa bazı sorumlulukları olduğu hatırlatılır. Aile çocuğa karşı sergilediği tutumlarda onun yaşını ve gelişim basamaklarını göz önünde bulundurur. Çocuğun aile içinde özgür bir şekilde gelişmesine, yeteneklerini en üst düzeyde açığa çıkarmasına, kendini gerçekleştirmesine izin verilir. Aile katı kurallar koymak yerine bazı prensipler geliştirir. Aile içinde kurallar ve sınırlar herkes için ve hep birlikte belirlenir ve bu sınırlar içinde çocuk özgürdür. Kuralların mantıklı açıklaması yapılır. Aile fertlerinin hepsinin eşit söz ve oy hakkı vardır. Aileyi ilgilendiren kararlar birlikte alınır. Her konuda çocuğun düşünce ve fikirleri dinlenir. Fikirleri mantıksız da olsa saygı gösterilir. Anne baba birbirlerine ve çocuklarına karşı olan duygularında net ve açıktır. Ayrıca eğitimde bedensel ceza kullanılmaz. Yanlış davranış sergileyen çocuklar sevgi yoksunluğu ile cezalandırılmazlar. Başarısızlıkları cezalandırmak yerine başarılar ödüllendirilir.

Bu aile tutumunun çocuğun kişilik gelişimine şöyle etkileri olur:
• Demokratik ve güven verici bir ortamda yetişen çocuk, kendine ve çevresine saygılı, sınırları bilen, yaratıcı, aktif, fikirlere saygı duyan, fikirlerini rahatlıkla söyleyebilen, kişilik ve davranışları açısından dengeli, sorumluluk duyguları gelişmiş, hoşgörülü, işbirliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir birey olarak yetişir.
• Anne babanın tutarlı ve kararlı tutumu çocuğun kendisine ve çevresindekilere güven duygusunu geliştirir.
• Basit de olsa bu yaşlarda karar vermeye ve kendi başına işler yapmaya alışan çocuk, ilerde rahatlıkla kendi adına kararlar alır.
• Kendi haklarını savunurken başkalarının haklarına da saygı duyar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder