28 Mayıs 2009 Perşembe

Müziğin Çocuklar Üzerindeki Pozitif Etkisi






"Çocukluk anıları, hepimizin hayatında önemli bir yer tutar. Çocuk başlangıçta söylenenleri anlamaz, çünkü dil bilmez. Ninnilerdir ilk kulağına ulaşan. Sözcükleri bilmez, sesteki duyguyu değerlendirir. Yetişkin, müziği kullanarak onunla iletişim kurar, sevgisini aktarır. Ezgi olmasa, bu iletişim kurulamaz. İşte bu nedenle müzik bize öncelikle insan olduğumuzu, hayata insan olarak başladığımızı hatırlatır."

Jordi SAVALL


İnsan beyni, yapısı ve özellikleri bakımından oldukça karmaşık olup bilim ve teknikteki gelişmeler ışığında sürekli araştırılmaktadır. Batılı psikologlar yaptıkları çalışmalarla bazı insanların eğitim hayatlarında diğerlerinden ne tip dış etkenler sayesinde daha başarılı olduklarını, bazı çocukların diğerlerinden nasıl daha hızlı öğrendiklerini araştırmaktadırlar. Bu noktada müzikologlar ve tıp adamları ortak çalışmalar yaparak müziğin çocuğun zihinsel gelişimi, eğitim hayatı ve genel bilişsel beyin fonksiyonları üzerindeki etkilerini incelemiş ve incelemeye devam etmektedirler. Yaptıkları genel tespit, müziğin anne karnından itibaren öğrenme gelişim sürecinin bir parçası olduğudur. Bu konuyu önce müziğin gelişim ve öğrenme sürecindeki genel faydalarını açıklayarak, sonrasında “çocuğun yaşı” faktörünü de göz önüne alarak müziğin okul öncesi ve okul yaşı zihinsel gelişim, öğrenme ve akademik performansa etkileri alt başlıklarıyla irdelemek isterim.


Müziğin Genel Yararları
Müzik dinlemenin ve müzikle uğraşmanın faydaları çok boyutludur. Müzik çocukların kendini ifade etme yeteneklerini geliştirir, estetik, yaratıcı ve yapıcı düşünme kapasitelerini artırır. Müzikle birlikte disiplin gibi konular çocuğa yavaş yavaş aşılanabilir. Müzik akademik performansı da olumla etkiler. Okul çağındaki çocukların daha hızlı okumaları; yazma, anlama ve düşünmede öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimleri; stresin ve sıkıntının azaltılması yine müzikle başarılabilir. Bilim adamlarına göre müzik, bilişsel düşünme kabiliyetini artırmaktadır. Bilişsel düşünme ile müzik arasında güçlü bir ilişki olduğundan müzikle uğraşanlarda ya da sık müzik dinleyenlerde beyin aktivitesi artmaktadır. Almanya’da Friedrich Schiller Üniversitesinde yürütülmüş araştırmalar sonucunda profesyonel ya da amatör olarak müzikle uğraşan insanların beyinlerinin daha büyük olduğu belirlenmiştir. Düzenli olarak müzik aleti çalmanın beynin görme, duyma, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölümlerinin büyümesini sağladığını tespit edilmiştir. Araştırma çerçevesinde, müzikten anlamayan ve müzikle amatör veya profesyonel olarak ilgilenen kişiler seçmişlerdir. Yapılan MR (manyetik rezonans) görüntülerinin müzisyenlerin beyinlerinin daha büyük olduğunu açıkça gösterdiğini belirlemiş, müzisyenlerin beyinlerinde duyma, görme, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölgelerde daha fazla “gri madde (gri hücre)” olduğunu saptamışlardır. Ayrıca MR görüntülerinden müzik aleti çalan ve günlük hayatta ağırlıklı olarak sağ elini kullandığını ifade eden kişilerin aslında sol ellerini de daha sık kullandıklarını tespit ederken, sürekli müzik aleti çalmanın beynin büyüklüğünü olumlu etkilediği sonucuna varmışlardır. Bunu da beynin kaslar gibi egzersiz yaptıkça büyüdüğünü; örneğin, piyano çalmanın notaları algılayan beynin tuşlara dokunan parmaklara ve pedallara basan ayağa emir vermesiyle bir koordinasyon oluşturarak beynin birden fazla bölgesini aynı anda çalıştırdığını, çok yönlü düşünmeyi ve bağlantılar kurmayı sağladığını, dolayısıyla da beynin kullanımını geliştirdiğini belirtmişlerdir.


Müziğin Okul Öncesi Yaştaki Çocuğun Bilişsel Gelişimine Ve Akademik Eğitimine Etkileri

Müziğin Bebek Gelişimine Etkileri
Araştırmalar, bebeklerin anne karnındayken 6. ve 7. aylardan itibaren seslere, özellikle de müziğe tepki verdiklerini, anne karnındayken dinledikleri müzikleri doğduktan sonra dinlediklerinde hatırladıklarını göstermektedir. Örneğin, yapılan bir araştırma Brahms dinletilen prematüre bebeklerin daha çabuk geliştiklerini ortaya çıkarmıştır. Müziğin bebek gelişimi üzerindeki etkilerini belirlemek için batıda yapılan pek çok araştırmadan elde edilen sonuçlara göre klasik müziğin anne karnından itibaren bebeklerin psikolojik, bilişsel ve bedensel gelişimlerine birçok olumlu etkiye sahip olduğunu işaret etmektedir. Bunlardan birkaçı şu şekilde sıralanabilir:
Zihinsel gelişimin %85’i 8 yaşına kadar, beyin gelişiminin ise %80’i 3 yaşına kadar tamamlandığından yapılan araştırmalar bu süreçte müziğin çok önemli bir rol oynadığını, zekâ ve beyin gelişimini ilk aylarda beslenmeden sonra olumlu etkileyen en önemli faktörün müzik olduğunu göstermektedir.
ABD’li bilim adamlarının prematüre bebekler üzerinde yaptıkları bir araştırma klasik müziğin iştah açtığını ortaya çıkarmıştır. Bir başka araştırmada ise klasik müzik dinleyen bebeklerin daha çabuk büyüdüğünü ve yaşamlarının ilk yıllarında stresten daha hızlı arındıkları belirlenmiştir. Klasik müzik çalındığında bebeklerin kalp atışları düzene girmiş, nefes alıp vermeleri kolaylaşmıştır.
Anne karnından itibaren müzik dinletilen bebeklerin psikolojik gelişimleri de olumlu yönde olmuş, hırçın davranışlar yerine uyumlu davranışlar sergiledikleri ortaya çıkmıştır. Özellikle klasik müzik beyinde sakinlik hissi yayan alfa dalgalarını harekete geçirmektedir. Not: Bu madde müziğin öğrenme potansiyeline katkısını araştırmış Bulgar psikiyatr ve eğitimci olan Lozanov’un belirlemeleriyle ilişkilidir. Lozanov, yaptığı araştırmalarda kolay ve kalıcı öğrenmenin beyin alfa dalgası ortamındayken gerçekleştiğini belirlemiştir. Lozanov’un test ettiği belli ritimdeki bazı klasik müzik parçalarının beyin dalgalarını 8 Hz. İle 12 Hz. Aralığına düşürerek beynin alfa dalgaları yaymaya başlamasını sağladığını gözlemlemiştir. Lozanov’a göre en etkili parçalar 60 vuruşlu, largo tempolu, ¾’lük ya da 4/4’lük barok müzik eserleridir. Müziğin beyin dalgalarını etkileyerek beyin fonksiyonlarını yönlendirmesiyle ilgili bir başka konu “Mozart Effect (Mozart etkisi)” dir. Ancak bu konuya bebek müziği konusundan sapmamak için daha sonra değineceğim
Bebeğin işitme ve dil ile ilgili kabiliyetleri 0–4 yaş arası tamamlanmakta, dil konuşmanın gelişmemesi zekânın gelişimini de olumsuz etkilemektedir. Hacettepe Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Erol Belgin de klasik müzik dinletmenin bebek gelişimini olumlu etkilediğini, klasik müzik dinleyerek büyüyen bir bebeğin IQ’sunu 5 puan fazla olduğunu belirtmiştir.
Müzik dinletilen bebeğin hareket kabiliyeti, müziği duyduğunda yaptığı eşlik hareketleriyle küçük kas ve büyük kas gelişimi hızlanmaktadır. Kısacası, doğumdan üç ay öncesinden itibaren bebeğe klasik müzik dinletmek onun zihinsel, duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimini olumlu yönde etkiler, bilişsel zekânın, kulak ve dilin gelişimine yardımcı olur.

Müziğin Okul Öncesi 6 Yaşa Kadar Zihinsel Gelişime Etkileri
ABD’de California Üniversitesinde yapılan araştırmalar 3 ila 5 yaş arası piyano dersi alan çocuklarda fen ve matematik derslerinde başarı getirecek olan mekân-zaman muhakemesinin geliştiği ortaya çıkarmıştır. Klasik müziğin etkilerini yoğun olarak araştıran ve olumlu yönlerini aktif olarak kullanan ABD eyalet bazında çeşitli kanunlarla müziği sosyal hayata sokarak ondan faydalanmaktadır; örneğin Florida’da tüm devlet okullarında arka planda klasik müzik çalınması istenmektedir. Hong Kong Üniversitesinde yapılan bir araştırmada ise 12 yaşından önce en az 6 yıl müzik eğitimi almış çocuklarla hiç müzik eğitimi almamış çocuklar arasında yaptıkları karşılaştırma ile müzik eğitimi alanların kelime dağarcığının diğerlerinden çok daha fazla gelişmiş olduğunu saptanmıştır. California Irvine Üniversitesinden Prof. Dr. Gordon Shaw ve Wisconsin Üniversitesinden Prof. Dr. Frances Rauscher’e göre okul öncesi çocukların beyinleri tıpkı bir hamur gibidir ve erken yaşlarda verilecek birtakım eğitimlerle çocuğun beynini şekillendirip beslemek mümkündür. Shaw ve Rauscher bir araştırmalarını “Küçük yaşta müzik dersleri almak ve özellikle de bir enstrüman üzerinde yoğunlaşmak” üzerine yapmışlardır. Bunun için en popüler ve en yaygın enstrüman olan piyanoyu seçmişlerdir. Seçimin diğer bir nedeni de piyanoyu fiziksel olarak deneyi gerçekleştirdikleri yaş grubundaki çocukların daha rahat ve kolay öğrenebilmeleridir. Bu deney için 3–4 yaş grubunda anaokuluna giden 78 çocuk seçmişler, seçtikleri çocukların ailelerinin sosyo-ekonomik, kültürel yapılarının ve çocukların gittikleri anaokullarının eşdeğer olmasına dikkat etmişlerdir. Seçilen çocuklara deneye başlamadan önce zekâ testi uygulanmıştır. Deney için 78 çocuk dört gruba ayrılmış birinci gruba solfej dersi, ikinci gruba piyano ve solfej dersi, üçüncü gruba bilgisayar dersi verilirken, dördüncü gruba hiçbir şey öğretilmemiştir. Piyano grubundaki çocuklar haftada ikişer kere 15’er dakika piyano dersi almışlardır. 8 ay sürdürülen bu eğitimin ardından çıkan sonuç, piyano grubundaki çocukların zekâsında diğer gruptakilerden çok daha fazla artış olduğudur. 8 ayın sonunda diğer gruplardaki çocukların zekâlarında önemli bir gelişme kaydedilmezken, piyano dersi alan gruptakilerin IQ’larında %46’lık bir gelişme görülmüştür. Prof. Dr. Shaw ve Prof. Dr. Rauscher bu deney 3–4 yaş grubunda yapılmış olsa da 12 yaşına kadar alınan müzik derslerinin etkili olacağını belirtmektedirler: “Müzik de tıpkı matematik ya da satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektirir. Müzikle uğraşmak aynı zamanda iyi gelişmiş “spatial” zekânın temelini atar. Spatial zekâ, görsel dünyayı algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrayabilme yetisidir. Müzik dersleri sinirleri eğiterek beynin korteksindeki algısal gelişmeyi sağlar.” Biyologlar yeni doğmuş çocuğun beynindeki fazla sayıdaki hücrelerin bir kısmının sinirlerle birbirine bağlanmış hücre ağının dışında kaldığını belirtmektedirler. Shaw ve Rauscher’in araştırmaları bu temele dayanmaktadır; piyano ya da diğer enstrümanların eğitiminin bu sinirsel bağlantıyı güçlendirdiğini ve çocuk zekâsını %46 oranında artırdığını ortaya koymaktadır. Rauscher’e göre müzik, zihinsel imgelemeyi ve bu imgeleri notaları kullanarak müziğe dönüştürmeyi gerektirir, dolayısıyla fen ve matematikle bu açıdan çok ortak yönü vardır. Çocuklara biraz da olsa müzik öğretmek onların zekâlarını, algılama ve öğrenme kapasitelerini, bedensel ve zihinsel koordinasyon kurmalarını ve yaratıcılıklarını geliştirir.

Müziğin Okul Yaşı Akademik Performansa Etkileri
Okul çağında eğitimde ve akademik performans değerlendirmesinde müziğin etkisi araştırmacıların ilgisini çekmektedir. Bu konuda çeşitli deneyler yapılmış ve yapılmaktadır.Yapılan bir çalışmada Hurwitz, Wolf, Bertrick ve Kokos adlı dört psikolog müziğin okuma performansına etkilerini araştırmışlardır. Bunun için seçilen öğrenciler iki gruba ayrılmıştır. Birinci gruba haftanın 5 günü müzik dersleri verilirken diğer gruba müzik dersi verilmez. Bir yıl sonra iki grup karşılaştırıldığında ders almayan grubun başarısı %72 iken diğer grupta başarı %88’dir. Bu %16’lık fark müziğin okuma öğrenme performansını artırdığını göstermektedir. Aynı konuda daha sonra da sürdürülen çalışmalar sonucuna göre, daha iyi müzik kulağı olanların daha erken okumaya başladıkları anlaşılmıştır. Hilliard ve Tolin ise tanıdık müzikle yapılan anlama sınavlarından öğrencilerin daha yüksek not aldıklarını, hatta tanıdıklığın sadece sınavdan önce bir kez dinletilip sınav sırasında tekrar dinlenmesinden ibaret olmasının yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Diğer yandan tonalitenin mi tanıdıklığın mı daha baskın etkisi olduğunu araştıran Pearsall, müzik bölümü öğrencileriyle yaptığı deneylerle her ikisi de tanıdık olduğunda müziğin tonal ya da atonal olmasının anlamayı etkilemediğini, yani tanıdıklığın tonaliteden daha önemli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yine, yapılan deneylerde müzik dinletilen ya da müzik dersi verilen öğrencilerin akademik becerilerinde, özellikle de matematikte dinletilmeyenlere göre daha başarılı oldukları gözlemlenmiştir. 1978’de Wolff müzik deneyiminin diğer akademik alanlarda öğrenmeye, başarıya etkilerini araştırmış, bu araştırmasını “Genel öğrenme aktarımı” olarak tanımlamıştır; yani müzik eğitimi almak diğer akademik konuları öğrenmek için zihinsel bir disiplin olarak görev yapmaktadır. Örneğin sosyal bilimleri ritmik bir parçayla öğretmenin standart eğitimden daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Aynı şekilde okuma, kelime öğrenme, paragrafta kelimeyi bütünlük içinde anlamada müzik eğitimi alan 2. 3. ve 4. sınıf öğrencileri daha başarılı olmuşlardır. Matematik ve yabancı dil öğrenimine müziğin etkilerini irdeleyen bir başka çalışma da müzik dersi alan öğrencilerin almayanlara göre bu alanlarda daha başarılı olduklarını desteklemektedir.

Mozart Etkisi
1993’de ABD’de yapılan bir araştırmaya göre Mozart’ın müziklerinin beyin gücünü artırdığı bir makale olarak Nature dergisinde yayınlanmıştır. Deney önce üç gruba ayrılan fareler üzerinde yapılmış, üçüncü grup farelere anne karnındayken ve doğduktan sonraki iki ay boyunca aynı Mozart Sonat (Mozart İki Piyano için Re Majör K. 448 no.’lu Sonatı) dinletilmiş ve daha sonra labirentin içine konulmuştur. Bu fareler “beyaz gürültü” dinletilen birinci gruptaki farelere ve Philip Glass’ın müzikleri dinletilen ikinci gruba göre yollarını daha kolay bulmuşlardır. Aynı araştırma 36 üniversite öğrencisi üzerinde de yapılmıştır. Öğrenciler önce IQ testinin sağ beyin yeteneklerini ölçen sorularıyla test edilmişler, sonra da onlara Mozart Sonat dinletilmiştir. Dinleme sonrası tekrar test edildiklerinde IQ skorlarında 8 veya 9 puanlık artış gözlemlenmiştir. Fransız tıp ve bilim akademileri üyesi Dr. Alfred Tomatis’e göre beynin elektriksel olarak şarj olmasında kulaklar anahtar bir rol oynamatadır. Beyin hücrelerindeki elektriksel enerjinin azalması konsantrasyonun bozulmasına ve yorgunluğa sebep olmaktadır. Bu durumda beynin piller gibi şarj edilmesi gerekmektedir. Tomatis, beynin enerjiyle şarj edilmesi yollarından biri olarak 5000 ila 8000 Hz arasında yüksek frekanslar içeren müziklerin dinlenmesinin olduğunu saptamıştır. Yıllar süren analizlerden sonra Tomatis bu frekans aralığındaki seslerin Mozart müziklerinde çok sayıda mevcut olduğunu tespit etmiştir. Tomatis’e göre kulak salyangozunu dolduran “corti” hücrelerinin titreşmesi jeneratör vasıtası görerek beynin yeniden şarj edilmesini sağlamaktadır.

Sonuç
Yurtdışında yapılan deneyler ve uygulamalar müziğin bebek anne karnından itibaren kullanımının beynin işleyişine olumlu etkilerini sayısal ve bilimsel verilerle ortaya koymaktadır. Müziğin çocuğun bilişsel gelişimine ve akademik performansına etkileri konusunda araştırmalar psikolog, müzikolog ve tıp adamlarınca hala sürdürülmektedir.

Kaynaklar:
Gordon Shaw, Keeping Mozart in mind, San Diego: Academic Press, 2000.Klasik müzik dinleyen çocuğun IQ’su 5 puan fazla, http://www.haberx.com/n/183743/klasik-muzik-dinleyen-cocugun-iqsu.htm, 02.04.2005.
Music, the food of Neuroscience?, Nature, Vol.434, 17 Mart 2005, Nature publishing group, s. 312-315.
Tom Kenyon, Theoretical Constructs of ABR Technology, http://www.tomkenyon.com/, 2005.
Tomatis metodu, http://www.tomatis.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder