9 Haziran 2009 Salı

Çocuğum 2 yaş sendromu mu?





İki yaş dönemi çocuk gelişiminin en önemli ve en zor devresi. Sık sık yaşanan öfke nöbetleri anne ve babalara zor anlar yaşatmakta. Ancak problemlere karşı hazırlıklı olarak 2 yaş sendromunun üstesinden gelmek mümkün.
Anne ve babalar bebeklik döneminin yorucu temposundan kurtulduktan sonra her şeyin daha kolay olacağını düşünüyorlar. Ancak, her yaşın ayrı bir zorluğu olduğunu hatırlatmakta yarar var. Özellikle çocuklarda özerklik dönemini diye adlandırılan 12-36 aylarda önemli değişiklikler gözleniyor. 2 yaşla birlikte çocuklar sadece yürümekle, konuşmakla yetinmiyor, kendi bildiklerini okuyorlar. Sinirleniyor, ağlıyor ve öfke nöbetlerine kapılıyorlar. Bu noktada aileler ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Öncelikle sorunlara karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. İki yaş ve sonrasında anne - babaların kendilerini nelerin beklediğini bilmeleri son derece faydalı. Sebepleri bilindikten ve gerekli önlemler alındıktan sonra iki yaş dönemini atlatmak aslında hiç zor değil.

Doğal bir tepki
Bu negatif dönemde çocuk dengesiz, olumsuz ve inatçı oluyor. Anne ve babasıyla sürekli çatışma halinde olan çocuk onların istediğinin tam tersini yapıyor. Kısa bir süre öncesine kadar neşeli, söz dinleyen ve kolay yönetilebilen çocuk, birdenbire ters ve huysuz oluyor.
2 yaş çocuğunda yargılama düzeyi oldukça yetersizken güçlü irade kombinasyonu onun anne babayla sıkça çatışmasına yol açar. İşte bu çatışmaların en üst noktası öfke nöbetleridir. Bu nöbetler çocuğun mutlaka kötü huylu, iyi yetiştirilmemiş ya da sorunlu olduğu anlamına gelmez. Sadece bu yaşlarda doğal kabul etmemiz gereken kontrolsüzlüğün ifadesi diyebiliriz. Çocukların öfke davranışları ; her şeye itiraz etme, ağlayıp kendini yere atma, başını duvara veya yere vurma, yemeği reddetme, yediği yemeği kusma, eline geçeni fırlatma gibi oldukça çeşitlidir.

Öfkenin nedenleri
İki yaşına kadar edilgen, bağımlı ve güçsüz olan çocuk, yürüme ve konuşmanın başlamasıyla kendini ifade etmenin yollarını ararken sosyalleşmenin de adımlarını atıyor. Sosyalleşmeye çalışırken de kendilerinde öfkeyi oluşturacak uyaranlarla karşılaşıyorlar.Bu uyaranlar şu başlıklar altında toplanabilir:
• Oyuncağının elinden alınması
• Yıkanma
• Engellenme
• Baskılı tuvalet eğitimi
• Yemek yeme
Annenin aşırı koruyucu olması, ailede öfke ve şiddet ve yoğun stres, çocuğun fizyolojik ve psikolojik gereksinimlerinin doyurulmaması,aşırı kuralcı anne-baba davranışları, kardeş kıskançlığı gibi durumlarda da öfke davranışlarıyla karşı karşıya kalınıyor.

Anne ve babaya düşen görevler
Bu dönem anne-baba ve çocuk arasında ilk çekişmelerinde yaşandığı bir dönem olduğu için, onların dengeli ve tutarlı davranışları oldukça önemli. Her şeyden önce anne-baba bu olumsuz tutum ve hırçınlıkların geçici bir durum olduğunu bilerek sabırlı davranmalı, çocuğu katı bir düzene zorlamadan, soğukkanlı bir biçimde çocukla gereksiz çekişmelere girmeden ilgisini oyunlara yönlendirmeli. Psikolog Yazıcı anne ve babalara şu uyarılarda bulunuyor: “ Anne - baba çocuğu korkutmamalı, öfkeyi dindirmek için çocuğun her istediğini yapmaktan kaçınmalı,davranışla uyumlu olmayan gereksiz cezalar uygulamamalı, çocuğun öfkeli davranışları anne-babanın öfkesine yol açmamalıdır. Zaten çocuğun problemi, sakinleşememektir. Anne baba da sinirlenirse çocuğun öfkesi beslenir. Doğru olan çocuğun yanından çıkmak, sakinleşene kadar yalnız bırakmak, daha sonra yanına gelmektir. Unutulmamalı ki bu yaşta çocuğun öfkesi sosyal çevreye uyum çabalarının da bir parçasıdır. Çocuğun her türlü öfkesini kısıtlarsak bu kez öfkeyi kendine yönelten çocuk kendini ısırmaya, saçlarını koparmaya yani kendine zarar vermeye başlar."
Bazen çocuğun öfke krizleri karşısında anne - baba çözüm üretemiyor, hatta çocukla ilişkileri bozulma noktasına geliyor. İşte bu noktada sadece öfke gösteren çocuğun değil ebeveynlerin de profesyonel yardım almalarında fayda var.

Nasıl yaklaşmalı?
-Sonsuz sabır ve güleryüz.Biz sakin oldukça, onlar da gevşiyor.
-Seçme şansı sunmak. Örneğin et ve sebze yiyecekse evdeki mevcut yemeklerden birkaç tanesini sormak. Aynı zamanda, tabaklarını, çatallarını v.s göstererek kendisinin seçmesine şans tanımak.
-Ağlama krizlerinde-eğer evdeyseniz- onu yanlız bırakmak işe yaryabilir. Sanılanın aksine, onu sakinleştirmeye çalışmak daha da hırçınlaştırıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder