11 Haziran 2009 Perşembe

Yıkıcılık ve şiddetin kaynağı



“Hayatın, yaşamak ve gelişmek yönünde doğal bir eğilimi vardır. Eğer bu eğilim, çeşitli nedenlerle engellenecek olursa, biriken hayat enerjisi bir dönüşüm süreci geçirir ve hayatı yok edici bir güç haline gelir. Bu nedenle “yıkıcılık ve şiddet, engellenmiş ve yaşanmamış bir hayattır” demek yanlış olmaz. Hayatı geliştirip, destekleyen enerjileri engelleyen her türlü toplumsal ve bireysel koşullar, yıkıcılık eğilimlerinin doğmasına yol açar. Bunun sonucunda ortaya, kötülük olgusunun değişik biçimleri çıkar ve yaygınlık kazanır.” diyor Erich Fromm. Yaşama içgüdüsü engellenen, kendini, doğayı ve insanları sevmeyi beceremeyen, üretici güçlerini harekete geçiremeyen, kısaca kendini gerçekleştiremeyen insanlarda, zarar verme eğilimi artar. İnsanoğlu, hayatı ne kadar çok gerçekleştirir, canlılığını ne kadar çok dışa vurursa, yıkıcılık ve şiddet içgüdüsünün gücü de o denli azalır. Besbelli ki, şiddet ve yıkıcılık, bastırılmış ve yaşanmamış bir hayata eşdeğerdir. Şiddet, sadece fiziksel değildir Şiddet kendini her zaman fiziksel olarak göstermez. Şiddetin diğer bir türü olan psikolojik şiddetin insandaki etkisi kimi zaman fiziksel şiddetten çok daha ağır ve yıkıcı olabilir.Ve toplumda psikolojik şiddete fiziksel şiddetten çok daha sık rastlanmaktadır. Aile içi şiddetlerin büyük bir bölümü de bu türdendir.

Dr.Çağatay ACAR 22.10.2004 (Hürriyet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder